Uzak Doğuda Eşcinsellik Mevzusu ve Bir Kaç Film Tavsiyesi

Uzak Doğunun her bir köşesine el attık, atıyoruz malum. Dünyanın bu uzak köşesinde olup biteni kendi ülkemizdekilerden bile iyi takip ediyoruz çoğunlukla. Çoğumuz Kore ağırlıklı takip ediyor, bazılarımız daha animeyle haşır neşir. Ben ve bana benzer bir kaç arkadaşım ise Japonya’sından, Çin’ine, sinemasından, müziğine elden geldiğince, vakit buldukça takip etmeye çalışıyoruz. Bu takiplerim esnasında uzak doğunun bize benzeyen ve benzemeyen pek çok yönüyle karşılaştım. İşte bu yazı bize benzemeyen bir yönleriyle, hatta benim için hala gizemini koruyan bir yönleriyle ilgili. Bu başlıkta da gördüğümüz bıçak sırtı mevzu, eşcinsellik. Açıkçası benim için uzak doğulular bu konuda muhafakazar mı değil mi sorusu hala cevapsızlığını koruyor. Yine de Japonya, Çin gibi ülkelerle karşılaştırıldığında Kore’nin bu konuda daha muhafazakar olduğu açık. Ancak biraz bizdeki ikiyüzlülük var gibi. Yani biri baktığımız anda “Gay’im” diye bağırsa bile bize açıkça söylemeyip, göstermediği sürece eyvallah diyoruz ya, o hesap.

Bunu düşünmeye başlamam pek çokları gibi Kpopa el atmamla oldu, kız gibi giyinen, makyaj yapan erkekler yakın arkadaşlarıyla fazla “yakın”dı. Bu otomatikman onların gay olduğunu düşünmeme neden oluyordu. Üstelik pek çoğunun ismi fanlar tarafından birleştiriliyor ve çiftmiş gibi destekleniyorlardı, mesela Eunhyuk ve Donghae’den EunHae olarak bahsediliyordu ya da Japon pop aleminde Akanishi Jin ve Kamenashi Kazuya’nın adları Akame olarak birleştiriliyordu. Başlarda baya inandım ben de mevzuya, “Aha aşık lan bunlar” şeklinde şahlandığım oldu, şu an ise işin büyük kısmını hayranlara hizmet (fanservice) olarak görüyorum. Giyim ve makyajları tamamen kültür farkından kaynaklı, öpüşüp koklaşmayı (skinship) seven de bir millet olduklarından biz daha Evropa mantıklı fanilerce yanlış anlaşılmaya müsaitler. “Erkek şunu yapmalı, kadın şunu. Şunu yapmak kadına yakışmaz.” şeklinde cinsiyetleri kalıplar içine hapsetmek bana ters olduğundan Uzak doğunun bu yönünü asla eleştirme hakkını kendimde bulmadım. Şu da var ki uzak doğuda bilindiği kadarıyla eşcinsellik yaygın ve bu bahsettiklerimizin bazıları gerçekten çift olabilirler ancak işin ne kadarı şov ne kadarı gerçek, orası tartışmaya açık daha da öte muamma.

Peki neden hayranlara bu tip bir hizmet veriliyor, hayranlar iki erkeğin birlikte olma fikrini neden ağızlarından salyalar akıtarak karşılıyorlar? Burda kesin bilgiden çok ancak tahminde bulunabilirim. Bu tahminler uzun yıllardır uzak doğu ile ilgilenen biri olarak gözlemlerime dayanıyor.

Bence işin başlangıcı shounen ai ve yaoi(iki erkeğin duygusal yakınlaşmasını konu alan anime ve mangalar, ikincisi daha üst yaş gruplarına hitap eder) türü manga ve animelere dayanıyor. Biliyorsunuz çoğumuz bu tür manga ve animeleri severek okuyoruz. Sevme nedenimiz basit. Tsundere kızlar yok, kaprisler yok, gösterip elletmemeceler yok. Her şey kesin ve net. Erkekler istiyor ve alıyor, kızların karmaşık düşünce yapısına inat, daha direkt yollardan isteklerine kavuşuyorlar. Bu da shoujo bir manga okurken karın ağrıları çeken bizlere ilaç gibi geliyor. Bir başka nedense “eye candy” durumları. İşe hiç kızları karıştırmadan iki taş gibi adamla muhattap oluyoruz, daha güzel ne olabilir 😀 Bu yüzden yaoi ve shounen ai kızlara, yuri ve shoujo ai(iki kızın ilişkisini anlatan manga ya da anime/ilki daha üst yaş grubuna hitap eder) erkeklere hitap eder.

Peki neden bizde eşcinsellik üzerine doğru dürüst kitap bile yokken, uzak doğuda (nispeten) erkenden (70lerin sonunda ilk örnekleri görülmüş) böyle bir gelişim gözlenmiş. Bu konuda araştırma yapmadım ancak çeşitli tahminlerim var. Uzak doğulu erkekler malum dünyanın diğer yerlerindekilerden hayli farklı. Bu farklılık özellikle fiziksel açıdan çok göze çarpıcı. Daha kısa boylular, pürüzsüz bir tenleri var, küçük burunları ve dolgun dudakları var, üstelik başka ülkelerin kadınları yanında bile daha tüysüzler ve evet saydığımız tüm bu özellikler aslında kadın bedeninde daha çok rastlanan özellikler. Sırf bu özellikler yüzünden bile oralarda eşcinselliğe daha sık rastlanıyor olabilir ya da ben tamamen popomdan sallıyor, götümden element uyduruyor da olabilirim, neyse.

Belki de animelerde, mangalarda (Kore’de manhwalarda, Çin’de manhualarda vs.) yapıyoruz, sinemaya da el atalım deyip, filmler de çekmeye başlamışlardır. Sonuç olarak, pek çok eşcinsel temalı film de var uzak diyarlardan kopup gelen. Yukarda saydığımız onca sebebe hiç girmeseydik bile çok şaşılacak bir şey yoktu zira Hollywood’da gişe başarısı elde eden ve büyük kitlelere ulaşan ilk gay film diyebileceğimiz Brokeback Mountain da uzak doğulu yönetmen Ang Lee’nin elinden çıkmıştır.

Ben de bugüne dek çeşitli filmler izledim bu cepheden. Yaoi sever biriyim, eşcinsellerin de yönelimlerini her insan gibi özgürce yaşamaları gerektiğini düşünüyorum, onları anlamıyorum belki ama yanlarındayım çünkü herkes istediği gibi yaşamakta özgür olmalı, tabi ki başkalarına zarar vermedikleri sürece. Filmlere ise “aşk filmi” gözüyle bakınca da gayet severek izlediğim yapımlar oldular. Ben de bu yazıda söz konusu filmlerden bahsetmeye karar verdim.

No Regret

Hep zengin adam fakir kız aşkı mı olacak, bir kere de zengin adam, fakir adam aşkı olsun arkadaşım. İlk olarak tamamen yüzeysel bir sebeple -Kim Nam Gil oynadığı için- izlediğim bir filmdir No Regret. Ancak sonrasında o kadar etkilendim ve sevdim ki iş Nam Gil’den çıktı. Kim Nam Gil’in canlandırdığı Jaemin zengin bir ailenin veliahtı ve tabi ki istemediği biriyle nişanlı. Üstelik sadece istememesi değil sebep, Jaemin eşcinsel ve doğal olarak bir kadınla hayatını birleştirmek, ailesinin tayin ettiği bir hayatı yaşamak istemiyor. Hikayenin asıl kahramanı ise Sumin. Sumin kimsesiz, yetimhaneden çıktıktan sonra sefalet içinde bir işten diğerine savruluyor ve en sonunda “Başlarım böyle hayata” diyerek Host Club’lara kadar vardırıyor işi. İşte bu ikilinin yolları kesişiyor ve olan oluyor. Sumin, kendinden başka kimseye güvenmez ve yalnız yaşamını kimseye bağlanmadan idame ettirmek isterken, Jaemin ona gördüğü anda vuruluyor ve vazgeçemez hale geliyor. Filmin hüzünlü bir havası, güzel müzikleri var. Aynı zamanda aşk öyküsü hayli etkileyici hatta kıskandıran cinsten.  Pek çok gay filmi gibi “karanlık” bir atmosferi olsa da kesinlikle izlenesi diyorum.

No Regret IMDB puanı:7.2

Happy Together

Aşık olduğum dahi yönetmen Wong Kar Wai film çeker de ben onu baş köşeme koymaz mıyım? Bana göre tüm uzak doğudan çıkan en iyi oyunculardan Tony Leung ve rahmetle andığımız Leslie Cheung başrollerde. Film Arjantin’de iki Çinli eşcinselin hayatına odaklanıyor ve onların beraberken ve ayrıyken de dengeyi tutturamamalarını ele alıyor. WKW’nin müthiş çekimleri, etkileyici replikler ve şahane ötesi müzikleriyle benim sadece en sevdiğim gay filmlerinden olmakla kalmıyor, aynı zamanda en sevdiğim Çin filmlerinden de biri oluyor. Hakkında ayrıntılı bilgiye şuradaki yazımdan ulaşabilirsiniz.

Happy Together IMDB puanı: 7.5

Eternal Summer

Bu kez de Tayvan’a uzanalım. Çocukluktan başlayan etkileyici bir dostluk öyküsü. Peki gerçekten de dost olarak görüyorlar mı birbirlerini? Bu sorunun cevabını filmin sonunda alıyor izleyici ancak oraya varana dek üç kişinin paylaştığı bir hayatı izliyoruz, evet bildiniz bir de kız var aşk üçgenimizde. Ben burada iki başrole de bayıldım diyebilirim, hem iyi bir oyunculuk sergilemişler hem de öhöm pek hoşlar. Bir sahnesini özellikle çok beğendim hatta izlediğim eşcinsel filmleri arasında karşılaştırma yaparsam en iyisiydi, hangi sahne olduğunu filmde görün, bende spoiler yok. Ancak türü sevenlere şiddetle tavsiye edeceğim filmlerden.

 Eternal Summer IMDB puanı: 7.3

Lan Yu

İlginç bir filmdi bu. Bir kere içlerinde en cesur olanlardan biri, bu yüzden kendine güvenmeyen izlemesin. Böyle deyince yanlış anlaşılmasın, film kesinlikle salt cinsellik içermiyor. Hüzünlü bir hikayesi var. Sevdiğim Çinli oyuncuların filmografisini araştırırken Liu Ye ve Hu Jun’u görünce atlayıvermiş ve gay filmi olduğunu görünce hayli şaşırmıştım. Müthiş performansları için özellikle alkışlıyorum zira heteroseksüel olduklarını biliyoruz. Özellikle Liu Ye’nin canlandırdığı Lan Yu karakteri beni masumiyeti ve sadakatiyle çok etkilemişti. Kısacası dokunaklı ve kesinlikle izlenesi bir film.

Lan Yu IMDB puanı: 6.9

Antique Bakery

İzlediğim en eğlenceli gay filmlerinden biri. Çoğumuz da ünlü oyuncu kadrosundan dolayı izlemişizdir. Malum Joo Ji Hoon var, Kim Jae Wook var, çömez bir Yoo Ah In var… Tabi filmi izleyeli çok oldu, o zamanlar Yoo Ah In’e hiç birimiz pek dikkat etmemişizdir, şahsen bana da “Bu herifin hayranı olacaksın, aman dikkat” deseler gülebilirdim. Mevzuya dönersek, film sadece eşcinselliği de işlemiyor üstelik. Komedi yönü var. Özellikle ilk kısmı oldukça renkli. İkinci yarıda ağırlığını artıran gizemli bir yönü var. Kısacası tavsiyedir.

Antique Bakery IMDB puanı: 7

The King and The Clown

Lee Jun Ki’yi uzun zaman önce ilk olarak My Girl’de izlemiştim, orada şu kulağından çıkarmadığı küpesiyle kalmıştı aklımda. O zamanlar Lee Dong Wook’u görünce onunla pek ilgilendiğimi söyleyemem. Kısa zaman sonra bu gişe canavarı filmde taş gibi karşıma çıkıverdi, üstelik de benden çok kıza benzeyen gül cemalıyla. Bir kere filmde açık sahne falan yok, herkes izleyebilir. Üstelik tarihi güzel anlatıyor, renkli ve eğlenceli. Bazı şeyleri davulla zurnayla değil, çok daha anlamlı sahnelerle anlatmıştı ki bu yönü gönlümü çaldı, mesela son sahne buna örnektir. Yer yer acıklı yer yer gülümseten ve yine şiddetle tavsiye edilen bir filmdir.

The King and The Clown IMDB puanı: 7.6

A Frozen Flower

Ne tartışmıştık bu filmi arkadaş. Tartışılmayacak gibi de değildi. Saray entrikaları mı desek, beklenmedik gelişmeler mi desek, sağlam oyunculuktan mı bahsetsek, en çok da pek çoklarınca fazla bulunan cinsellik içeren sahnelerinden mi bahsetsek? Yine de bir Joo Jin Mo, bir Jo In Sung faktörü var ki, inkar edilemez. Üstelik Song Ji Hyo da aşk üçgenini sağlam oyunculuğuyla tamamlıyor. 18 yaşından büyüklere tavsiye edilesi bir film kesinlikle, eğer ki erotik sahnelerinden rahatsız olmayacaksanız mutlaka izleyin ve siz de “Kim kime gerçekten aşık?” tartışmasına katılın derim.

The Frozen Flower IMDB puanı: 7

The Love of Siam

Tayland sinemasını araştırırken karşıma çıkmıştı bu film ve yine geçen kış sanırım izlemeye başlamıştım. Başlamıştım diyorum zira gecenin bir yarısı açmıştım ve haliyle 2.5 saatlik bir filmi izlemeye göz kapaklarım izin vermemişti. Huyum kurusun bir filmi yarım bıraktım mı da devamını izleme şevkim sittin sene geri gelmez, nitekim filmi tamamlamam için baharın gelmesi, çiçeklerin açması gerekti. Çocukluktan başlayan bir öykü yine,  bu açıdan Eternal Summer’a bir hayli benziyor. Ancak burada konu daha yavaş ilerliyor ve yan karakterler, aileler kısacası tüm yan temalar daha da önem kazanıyor.  Başları yavaş gelebilir, benden söylemesi. Bir de burda oynayan elemanlardan biri First Love’da oynamış, ben henüz izlemediğimden bilmiyorum ama filmografisinde okudum, bilginize. Bol vakit bulunduğunda izlenmeli, listede The King and The Clown ve Happy Together ile beraber IMDB’de en yüksek puanı alanlardan.

The Love of Siam IMDB puanı: 7.6

Itsuka no Kimi e

Bir Japon filmi daha, bu film biraz garipti. Geçen kış birden karşıma çıkmıştı ve hiç araştırmadan oturup izlemiştim. İğrenç bir video kalitesiyle online izlediğimi ve tuhaf bulduğumu hatırlıyorum. Ne yapmaya çalıştığını anlamadığım bir filmdi, gizemli bir yönü vardı ve bu yönü ağır basıyordu sanırım. Bu yüzden de filmle ilgili pek de bahsedecek bir şey bulamıyorum. Öyle aşırılıkları olan bir yapım değil. Bir saati fazla aşmayan süresinden dolayı rahatça izlenebilir ama şiddetle tavsiye edeceklerimden değil.

Itsuka no Kimi e IMDB puanı: 6.8

 

Bangkok Love Story

İşte izleyip de nefret ettiğim filmlerden. Filmin türü bir üstte bahsettiğimden bile bulanıktı. Kötü adamlar, çatışmalarla başladı, sonra iki adam birbirine aşık oldu, birden daha gerçekçi bir hava aldı (“kadın” faktörü ortaya çıkınca), arada AIDS ve diğer mevzulara ucundan kıyısından değindi, en son da hiç anlamadığım şekilde eski Türk filmlerine bağlayıp bitiverdi. Seven sevsin ama ben nefret ettim ve tavsiye etmiyorum. ‘Uzun saçlı herif yakışıklıydı ama…’ diye yüzeyselleşmeden de hayatta nokta koymam bu yazıya.

Bangkok Love Story IMDB puanı: 6.1

*Son olarak filmlerden çok kısaca bahsetmek zorunda kaldım, ayrıntı istediğiniz varsa yorumlarda belirtebilirsiniz. Mutlaka unuttuğum da vardır, bunlar benim izlediklerim ve şu an aklıma gelenler. Ayrıca yukardaki liste bir sıralama değildir, son 2 film dışında diğerlerini tavsiye ederim. Bir de eşcinsellik tabi ki sadece erkekleri kapsayan bir terim değil, ancak işin hatun kısmından bihaber olduğumdan değinmedim.

Faydalı Linkler: Kendisi’nin şu yazısını okumanızı şiddetle öneririm. Akame’nin ne olduğunu merak edenler, geçen yıl Dark gereken her şeyi yazmıştı şuralarda. A Frozen Flower hakkında La Fea’nın yazısı tavsiye edilir. Bunusevdim’den The King and The Clown‘u okuyun derim. (Şimdi baktım da yorumlarda nostalji yaşadım). Ofori’den de No Regret‘i okuyabilirsiniz.

Son olarak benden bir shounen ai, bir de yaoi tavsiyesi.

Görüşmek üzere…

78 comments on “Uzak Doğuda Eşcinsellik Mevzusu ve Bir Kaç Film Tavsiyesi

  1. benim çevremde bu tarz ilişkiler yaşayan arkadaşlarım olduğu için bana çok garip gelmemesine rağmen bir yuçan manyahı olarak onun başka bir herüf ile yakınlaşmasını ve çift olarak anılmasını hiç hazmedemezdim ve zamanında bu çokça da yapıldı.. aslında dönüp baktığın zaman avrupada da yaygın bu tarz ilişkiler. mesela ispanyada da lezbiyenlik yaygın ama baktığın zaman hatunlar haklılar diyosun 😀 kızlar süper ötesi güzel adamlarında iş yok 😀 bence uzakdoğunun içinde bulunduğu durumda senin anlattığın gibi; adamları resmen elf ırkından yau ^^ yakışıklı değil güzeller.. bu yüzden çok doğal karşılıyorum gerçekten.. ayrıca adamlar haklılar piyasada estetiksiz hatun bulmak zor 😀 😀
    onlara “gay” diyenlerin şöylede bi sorunu olabilir bu da tamamen benim uydurmam.. hani şimdi bu herüfler gay bile olsalar deli gibi seviliyolar ya.. ama öbür taraftan “onlar gay” diyen beyinsizler gay olmamalarına rağmen sevilmiyolar ya böyle bir balçıklama sistemi ile güneşe b** atıyo olabilirler diye de düşündüm ben şahsen kendimce 😀 😀
    herüflerimize “gay” diyenler bulaşmayın ulan bizim herüflerimize gay olsalar da seviyok olmasalar da seviyok 😀 😀
    ellerine sağlık farklı bir bakış açısı olmuş.. ama sanırım tüm uzakdoğu severlerin anlatmak istediklerini dile getirmişsin..

    • Kpop aleminden istisnasız (evet istisnasız, iddialıyım bu konuda) her erkek -hatta pek çok da kız- bir hemcinsiyle yakıştırılmıştır. Yoochun’ın da onlardan olması çok da şaşılacak mevzu değil. Açıkçası ben de sevdiğim kpopcuları o bebeksi triplerle oppa diye ağlaşan kızlardan çok, erkeklere yakıştırıyorum. Bilmiyorum belki de erkekleri tam anlamıyla rakip olarak görmediğimizden de olabilir, kızlar hemcinslerini daha dişli olarak gördüklerinden erkekler ne yaparsa yapsın “zararsız” görüyorlar. Mesela SHINee’den Jonghyun ünlü bir hatunla çıkınca kız pek de olumlu tepkiler almadı, ancak Key ile yakıştıranlar Key’e tepki göstermekten ziyade destekliyor, şahsen ben de shounen ai izler gibi takip etmeyi seviyorum^^

      Tabi ki gay de olsalar seviyoruz, kitlelerin hislerine tercüman olduysam da ne mutlu 😉

  2. Bu twitter eklentisi iyiymiş çok hoşuma gitti 🙂
    Önce “neden uzakdoğuda eşcinsellik bu kadar yaygın?” sorusuna değinmek istiyorum. Araştırdığım kadarıyla (özellikle japonyada) Samuray döneminden beri olağan bir şekilde karşılanmış iki erkeğin birbirine olan ilgisi. Çünkü, kadın alt sınıf ve vasıfsız olarak nitelendiriliyormuş ve en önemlisi sürekli bir arada olan samuraylar kendilerinden daha iyi kılıç savuran bir samuray görünce ona hayranlık duymaya başlıyor. Yani erkek değerli ve güçlü olduğu için diğer erkeklerin de dikkatini çekiyor. Bu hayranlığın aşka doğru evrilmesi sürecini ben duygularını kontrol edememelerine bağlıyorum. Bir de sürekli bir arada olmaları, bir hapis ortamını düşünün (ki çoğumuz cezaevlerinde eşcinselliğin ne boyutlarda olduğunu az çok biliriz) Kısaca uzakdoğu dendiğinde herkesin aklına dövüş sanatları gelir kendinden daha iyi bir dövüş ustası eşcinselliğe yönlendirmiş adamları 🙂 Bir de üstüne senin saydığın sebepleri de ekleyince neden sorusuna cevap bulabiliyoruz hemen.

    Bu yazını bekliyordum senden çok iyi oldu Kimbapçım 🙂 Ben de birkaç tanesini izledim bu yazdıklarından. Daha iyisi çekilene kadar A frozen flower ve Antique Bakery’e olan sevgim değişmeyecek sanırım. Hani olur da biri sesimi duyarsa buradan Let Dai ve Totally Captivated gibi manhwalardan daha güzel bir senaryo düşünemiyorum. Hiç duymadım böyle bir şey ama bekliyorum 😀

    • Öncelikle güzel sözlerin için sağol Suspus’cum. İşin Japonya kısmında aydınlattığın için sağol, gerçekten de dediklerin çok mantıklı. Yazının asıl amacı filmleri tanıtmak olduğundan aslında girişi hiç yazmayı bile düşünmemiştim, sonradan oluşuverdi ve yüzeysel oldu. Sizler de böyle katkılarda bulunursanız pek şukela olur 😉

      Sanırım benim için bu listenin en özel filmleri ilk 2si. Ancak son ikisi haricindekileri şiddetle tavsiye edebilirim. Bir de ahh Totally Captivated, başucu yaoim, kesinlikle filmi yapılmalı ama Moo Kyul ve Ewon aşkımı hangi oyuncu karşılar, bilmiyorum. Bir de Let Dai’yi okumadım ve tavsiye olarak bir köşeye yazdım hemen, bana bu zamana kadar söylemediğin için de biraz kızdım 😀

  3. çok güzel bir yazı olmuş ellerine sağlık.. ben de uzakdoğu ile ilk ilgilendiğim zamanlarda eşcinselliğin hatta feminenliğin bu kadar yaygın olmasına şaşırmıştım açıkçası, onlarda erkeklerin oje sürmesi, çok dar pantolonlar giymesi, sahnede kız kılığına girmesi falan çok doğaldı, bizde böyle bir şey olsa magazin alemi yıkılır geçer yapan şarkıcı da hemen ihraç edilir piyasadan.. ama zamanla bunları yapanların hepsinin gay olmadığını da anladım, kültür ve yaşayış meselesi bu biraz da, çok uzak kültürler olduğumuz için ne kadar çabalarsak çabalayalım onları anlayamayacağımızı düşünüyorum en iyisi saygı duymak.. yalnız sahnede öpüşmelerine falan hala alışamadım ben sanırım alışamayacağım da 🙂

    bahsettiğin filmlerden antique bakery’i ve king and the clown’u izledim, AB’yi çok çok beğendim izlediğim en güzel Kore filmlerinden oldu. Diğer tavsiyelerini de izleyeceğim^^

    • Teşekkürler 🙂
      Evet başta garipseniyor ama ben sahnede öpüşmelerine de alıştım ki yakından takip edince aslında öyle sürekli de öpüşmüyorlar ve onlar pek de abartılacak öpücükler değil. Bir de fanlara hizmet sınırsız, malum;)
      Aslında Hong Ki’nin falan oje sürmesi abartılıyor. Bu konuda daha katı ve her gördüğünü gay diye yaftalamaya daha meraklı Amerika’da rock grupları ezelden beri oje kullanır, imajın bir parçası. Hem biz kadınlar makyajla güzelleşirken neden erkeklerden esirgensin değil mi? Düz ama doğru bir mantık^^
      Filmleri izlersen yorumunu duymak isterim. Yorum için teşekkürler.

  4. kimbapsushi, blogunu bulduğumdan beri abonesi oldum, herfırsatta açar karıştırır oldum, öncelikle ellerine sağlık, tavsiye edeceğin başka bloglar varsa uzakdoğu hakkında böyle senin gibi yazan onlarıda kurcalıyım, bişeyler öğrendikçe merakı artıyor insanın,,,

    • teşekkür ederim zuzu güzel sözlerin için, her zaman beklerim 🙂
      tavsiyelerim sağ taraftaki blog listesinde aslında, tamamına yakını uzak doğu hakkında yazar, çok da güzel yazar 😉

  5. Derleme yazılara bayılıyorum ama yazan için uğraştırıcı oluyor bayaa 🙂 eline sağlık o yüzden, artık izlemeye zaman bulamadığım filmlerin arkasından ağlamıyorum sizin böyle yazılarınızı okuyarak hiç değilse arayı bir nebze kapatmış oluyorum 😀 tembel tesellisi işte 🙂
    tekrar eline sağlık…

    • Teşekkür ederim Makino. Aslında öyle bodoslama yazdım, filmler de hep izlediklerim olduğundan ekstra araştırma yapmadım. Yine de zor oluyor tabi, filmden çok müzikle alakalı yazılar özellikle ama dediğin gibi ben de derleme yazmayı seviyorum 🙂
      Bir de o Jisub yazılarından sonra kendine tembel dersen çok şaşırırım.

      • 🙂 beynimde kalan son nöronları jisub’a kullandım bitti gitti kimbap 😀 😀 benden başka da bir şey çıkmaz artık 😀 😀
        gerçi bu yaz çok sıcaktı insanın hiç birşey yapası gelmiyor, havalar serinleşsin kendime upuzuuun bir liste yaptım, onları izleyeceğim bodozlama 😀 ama şimdiden komşu bloglara uğrayıp böyle güzel tavsiyelerinizi okuyup, yazıyorum bir kenara 😀
        tekrar eline sağlık…

  6. Yazını beğendim ellerin dert görmesin, emeğine sağlık. Çok tartışmalı bir konu seçmişsin ben kendi içimde nötr kutuptayım aslında bu konuda. evet herkesin özel hayatı, düşüncesi, yaşantısı vs. kesinlikle bir şey söylemiyorum kaldı ki ilişkilerine burnumu sokmak ne haddime. Kim kimle olursa olsun önemsemem dur önemsemem olmadı sevdiğim adamın yanında ötesinde berisinde bir kadın olunca elbet ühüü moduna bürünüyorum da neyse konudan uzaklaşıyorum ya. 🙂
    Ama bu iki erkeğin ilişkisini “ayy çok tatlılar”diye izlenmesini anlayamıyorum. İlişki tercihleri ne olursa olsun fangirllerin aşırı tepkilerini saçma buluyorum.Nasıl anlatmam gerekti bilemiyorum da ama “şu şu erkekle olsun” düşüncesi bana sevimli gelmiyor. Ama bazılarının aralarında böyle ilişki varsa elbette sevmeyi bırakıcam diye bir düşüncem de yok tabi benim derdim fangirllerin acayiplikleri. Derdimi anlatabildim mi bilmiyorum kimbapsushi :))
    He bu uzakdoğu eşçinsellik neden yaygın sorusunun cevabını bilmiyorum fakat batıda antik Yunanda asıl aşk kadın erkek arasında değil erkekler arasında yaşandığına inanılırdı.Kadınlar sadece erkeklerin soyunu devam ettirmek için bir araçtan başka bir şey değildi ve erkekler onlarla olan ilişkilerinden zevk almıyorlardı.Hani şu bilindik bir hikaye vardır, Tanrı insanı iki kişiyi bir bedende yarattı sonra insan lanetlendi ve Tanrı onları bedenlerinden ayırdı işte bu yüzden insan dünyanın sonuna kadar diğer yarısını arar.Bu Antik Yunan’dan geliyor onlar diğer yarısı olan erkeklerini arıyorlardı. Bu düşünce Batıda bir dönem hakim olduğu gibi Uzakdoğuyada hava,su, yol şeklinde varmıştır belki. Uzak bir ihtimal ama neyse. :))

    • Teşekkürler öncelikle 🙂
      Ben de başta çok yadırgadım ama zamanla fangirllerle empati kurunca çok da tuhaf gelmedi. Yazıda da dediğim gibi bence sebep iki erkeğin gözlerine daha çok hitap etmesi ve kendilerinin değil başka bir kızın beğendikleri erkeği elde etme fikrinin daha korkutucu gelmesi. Tabi bunlar tamamen benim çıkarımlarım 😉
      Yunan teorin için de neden olmasın diyorum.
      Biraz sakat bir mevzu bu evet, ama bir şeyler yazılması gerekti sanırım 🙂

      • Fangirlleri kesinlikle anlıyorum. Düşüncene bende katılıyorum fıstık gibi bir hatundan ziyade yakışıklı bir erkek düşüncesi daha cezbedici daha az kıskanç geliyor gözlerine bunu bende düşünmüştüm açıklayıcı sebep olarak bana tuhaf gelen bu düşünce değil,ben iki yakışıklı erkekten çok iki hem cinsin birlikte olması olarak görüyorum. İşi saçma bir boyuta götüren fangirller var, konserde birbirlerine güldüler diye aha bunlar birlikte diye sevinenler falan var. Herşeyden bir malzemem çıkartmaya çalışmak saçma. Ben de uzun zamandır ilgileniyorum uzakdoğuyla ama grupların arasındaki ilişkiyi birbirleriyle çok iyi dostlar olarak gördüm, böyle daha sevimli buldum öyle işte. Yazdığın iyi olmuş gerçekten, yazılmalıydı da kendimi muhalefet gibi hissettim herkes kawai derken ben hop! diyorum. 🙂

  7. shounen ai ve yaoi türü şeyler izler ve okurum,gaylik konusuna da kötü gözle bakmıyorum.İnsanlar istedikleri gibi yaşamalı ve evet diğer insanlara zarar vermeden olmalı bu da.Neyse ağır yorumlar ya da garip şeyler söylemiycem ben direkt filmlere geçmek istiyorum 🙂 ben buradan frozen flower’ı ve antique bakery’i (yoo ah in faktörü yüzünden izlemiştim biraz geç de olsa ) izlemişim.2si de kötü değildi ama a froxzen flower bu türe pek alışkın olmayanlara ağır gelebilir.Ama yukarı da bi film var ki şu an kendime hayırrr ben bunu nasıl izlemedimm diye kızıyorum.Happy Together ben seni nasıl izlemedim 😦 Süper bi oyuncu(pek de severim) Tony Leung var filmde.Onu izleme listeme ekleyeyim hemen.Diğer filmlere de zamanla bakmayı planlıyorum 🙂
    Başta söyleyeceğim şeyleri bu aralar hep sonda söylüyorum 🙂 Yazın çok güzel olmuş çingum,ellerine sağlık 🙂

    • Sağol çingum güzel sözlerin için 😉
      Frozen Flower tartışmalı bir film, ben de özellikle belirttim +18 diye aman sakata gelmeyelim^^
      Tony Leung benim ilahım falan muhtemelen, bir diğer ilahım Leslie Cheung da var. Filmde aşırı sahneler yok, başlangıcı korkutmasın ve dediğin gibi çok derin ve güzel bir film. İzlersen olumlu/olumsuz görüşünü duymayı isterim.
      Sağol çingu.

  8. Bana da aslında eskiden eşcinsellik üzerine film izleyeceksin, manga/manhva okuyacaksın falan deseler hadi oradan derdim ama Uzakdoğu beraberinde böyle bir kavramı da getirdi: normalde ilgilenmediğin bir şeyin filmini beğenmek. Yani ben de eskiden beri onlara karışmayan tarafta olmakla beraber yine de bu tarz filmlerin güzel olabileceğini de düşünmezdim.
    İlk Totally Captivated ile başladım. Hele Love Round’u okuyunca e hadi bakalım o zaman oldu. İşte sonra filmler zaten.
    The King and the Clown herkese tavsiye edeceğim bir film. İyidir, değişiktir, izlenesidir. Bu arada kim-bu geyiğini orada mı yapmışız hahaha, amma güldüm şimdi.
    Happy Together Wong Kar-wai filmi olduğu için zaten gün gelecek izleyeceğim, kesin. Eee Leslie Cheung da var, o yüzden onu sormayacağım 🙂 Ama No Regret’i birkaç senedir, özellikle Totally Captivated’dan sonra izleyeceğim, yok izlemeyeceğim, ya da yok… modunda kararsızım. Şimdi sen de ısrarla tavsiye edince yine sardı beni düşünceler

    • Aynen ben de. Kendi dünyalarında mutlu olsunlar derdim hep ama oturup da filmlerini izlemek garip gelirdi. İlk Totally Captivated ile başladığımda “Ama bu çok güzel” deyiverdim ve macera başladı. Shounen ai en sevdiğim manga/anime türlerinden oldu.
      Valla filmi senin blogunda okuduğumu hatırlayıp, nostalji yapayım dedim ki baktım lakaplarımız o zaman çıkmış ortaya. O ara senin blogda gece geyikleri yapardık Bu’cum, o günleri hatırladım (çok uzak ya sanki:))

      No Regret güzel film, ben orda anlatılan aşk öyküsünü seviyorum aslında filme dair en çok sevdiğim şey Nam Gil’in karakteri. Gerçi diğer elemanın öyküsü gibi de bir yanda, baş karakterleri seviyorum yani. Yalnız The King and The Clown shounen ai ise bu film yaoidir, benden demesi 😉

  9. @Neith
    Neden yahu? Ben yaptığını çıkıntılık olarak görmüyorum ki hem farklı da düşünebilirsin, hatta yazımdaki fikirlerin tam zıttını da savunabilirsin. Ben de olsam farklı düşündüğüm noktaları belirtirdim 😉 Zaten bu herkesçe kolayca kabul edilecek bir mevzu değil^^
    Hem ben senin fangirlleri eleştirdiğini gayet iyi anladım, ben işe geyik amaçlı baktığımdan rahatsız değilim, arada dizi izler gibi takip ediyorum. Muhtemelen o her anı yakalayan hayranların da yapacak daha yararlı işleri yok, bırakalım eğlensinler 😛
    Uzun yorumların için teşekkürler ve yanlış anlaşılmadığından emin olabilirsin 😉

  10. Ellerine sağlık dostum süper bir derleme olmuş, böle elimizin altında duran bir liste olmuş gerçekten^^
    Giriş kısmı için bir iki kelam etmek gerekirse bence eşcinsellliğin uzakdoğuda daha yaygın görünmesi bir yanılgı aslında. Yani onların giyim kuşam stillerine bakarak daha yaygın olduğunu düşünüyoruz ama istatistiklere göre ülkeler arası belirli bir farklılaşma yokmuş. Sinemadan bahsedecek olursak uzakdoğu sinemasında daha çok işlenen bir konu gibi görünüyor ama aslında Avrupa sineması bu konuya çok çok uzun yıllar önce el atmış. Hollywood ise daha yeni yeni eşcinsel temalı filmler çekerken Avrupa ve Uzakdoğu kadar cesur olamıyorlar tabiki^^ İşte Avrupa ve Uzakdoğu sinemasını bu yüzden seviyorum gerçekleri olduğu gibi yansıtmayı başarıyorlar. Buradan sinemalar arası karşılaştırmaya derinlemesine girmeden filmlere döneyim 😀
    No Regret, Antique Bakery, The King and The Clown, Frozen Flower, Bangkok Love Story izlediklerimden. Bangkok ne acıydı kardeşim adamlarım çekmediği acı kalmadı artık sırf izleyici acı çeksin diye yapılmış bir film olabilir. Ve dediğin gibi yeşilçamın tüm filmlerinden örnekler gördüm:) Bende onun dışında diğerlerini tavsiye ederim:D Ve de izlemediklerimden Happy Togetter senin sponsorluğunda elimde var ama ya diğerleri dostum ha? Ya diğerleri? 😀
    Bu postun şerefine Happy Togetterı izleme zamanım gelmiş bencede:)
    Tekrardan ellerine sağlık dostum^^

    • Teşekkür ederim canım.
      Şimdi ben bu postta uzakdoğu boyutuna değindim işin ama tabi ki olayın Avrupa boyutu da var. Zaten Avrupa ülkeleri eşcinsellere tanınan haklar bakımından da Asya ve Amerika’ya nal toplatıyor. Ben hala uzak doğunun bu işe bakışını bize benzetiyorum ve ikiyüzlü buluyorum. Yine de biz ve pek çok Asya ülkesi yanında gayet “aşmış” duruyorlar, özellikle Kore dışındaki kısmı.

      Diğer dediğinde ise haklı olabilirsin aslında ama ben Uzak Doğuda eşcinselliğe sık rastlandığını zamanında okumuştum bir yerde, ondan yazıya ekledim. Yoksa tabi ki giyim kuşamlarını eşcinsellikle bağdaştırmıyorum. Herhalde pek sağlam bilgi değilmiş zamanında duyduğum, demek ülkeler arası farklılık göstermiyor. Gerçi şu da var ki resmi rakamlar gerçeği yansıtmıyor olabilir, zira eşcinsellerin açıkça kimliğini yaşayanından çok daha fazlası dolaplardan çıkamıyor 🙂 Bu kısımlarda aydınlattığın için de ayrıca alkışı hak ettin 😛
      Alkışımı hala Happy Together izlemediğini duyunca geri alıyor ve esefle kınıyorum. Otur sıfır 🙂

      • Ben de Kore’nin tutumunu biraz ülkemize benzetiyorum, hatta bir çok konuda aynıyız. Böle serbest gibi görünüp aslında içten içe gelenekçi (ahaha tanımlamaya gel:P )
        Yok yok giyim kuşam meselesini genel olarak dedim zaten, genelde insanlar böyle düşünebilir diye, “kendisi”nin yazdığı yazı bu durumu çok güzel özetliyor.
        Anam dur 0’ı almadan şimdi izlesem mi ne:D Bu arada diğerlerinide isterim özellikle Eternal Summer’ı merak ettim^^

  11. selam dostum. öncelikle ellerine sağlık, harika bir yazı olmuş, hem bilgilendirici, hem de eğlendirici. “Sırf bu özellikler yüzünden bile oralarda eşcinselliğe daha sık rastlanıyor olabilir ya da ben tamamen popomdan sallıyor, götümden element uyduruyor da olabilirim, neyse.” hahah, götünden element uydurduğunu zannetmiyorum; her ne kadar bu konu hakkındaki bilgim tamamen amatör düzeyde olsa da, fiziksel görünüşle artan eşcinsellik arasında bir korelasyon olduğuna eminim. ama şöyle de ilginç bir bilgi paylaşayım hemen; eşcinsellik oranının en yüksek olduğu ülke yunanistan diye duymuştum ben de. hatta bu konu üzerine çok fıkralar da vardır 🙂 ne alaka bilmiyorum. belki avrupa’da eşcinsellerin istediği hayatı daha açıkça yaşayabilmesiyle ilgili olabilir.

    bu arada ben de çok shounen ai ve yaoi anime izlerim (manga okumayı sevsem o türden mangalar da okurdum); severim de; ama futoshi kızları bi türlü anlayamadım, anlayamam anam: iki erkeğin aşkını “ay ne tatlııııı!” diye algılayamadım bi türlü 😛 daha doğrusu bence aşk aşktır, kadın-erkek ya da erkek-erkek arasında olması benim için çok farklı değil; izlediğim animeleri de romantik hikayesi için izliyorum. futoshi kızlar bana lezbiyen kadın pornosu seven erkekleri anımsatıyor. o yüzden asla sevdiği erkek karakterleri birbirine yakıştıran fangirl’lerden olamayacağım galiba 😛 ama böyle kızları da anlayabiliyorum; başka bir kızın sevdikleri çocuğu elde etmesindense, oppalarının hiç yarışamayacakları bir ligde olması onları psikolojik olarak rahatlatıyordur heralde 😀 😀

    neyse, lafı çok uzattım 🙂 🙂 filmlerden sadece frozen flower ve antique bakery’yi biliyorum; sen en çok happy together’ı sevdiğine göre onunla başlayayım bari 🙂 süper listeymiş yalnız, ben bunların hepsini izlerim (bangkok love story hariç! :D) bi de bişey sorucam, belki sen bilirsin: bir fransız (kanada da olabilir) filminin fragmanını görmüştüm ve çok ilgimi çekmişti: iki erkek kardeş arasındaki ensest ilişkiyi anlatan bir film izlenimi vermişti bana. ama duygusal yanı ağır basıyordu, iki kardeşin büyürken yaşadıkları zorluklar ve abinin küçük kardeşini koruyup kollaması üzerine gidilmişti sanki daha çok… sonra çok aradım ama bi türlü bulamadım. festival filmi gibi anımsıyorum; epeyce ödüllü bir film gibi kalmış aklımda, ama dediğim gibi bir kere fragmanını izledim sadece, o kadar… sen böyle bir film biliyor musun, hiç duydun mu?

    • Teşekkür ederim Hikaru’cum öncelikle eğlenmene ve bilgilenmene sevindim. Ben de yorum kısımlarında çok şey öğreniyorum sizden 🙂
      Yunanistan dimek, çok da uzak ihtimal değil zira eşcinselliğin ilk görüldüğü hatta açıkça yaşandığı yerlerden. Adamlar gelenek haline getirmiş olabilir 😛

      Fujoshilikle ilgili az çok bahsettim sanırım, bence en birincil neden kadının aşkta can sıkıcı olması, erkeğinse daha net olması olabilir. Bu yüzden kaprisli ve dırdırcı kadınları bulaştırmayalım gibi bir fikirle kadınlar hemcinslerine aslında ihanet ediyor, iki erkeğin aşkını yüceltiyor olabilir. Aman Tanrım, biz napıyoruz böyle 😀 (Gerçi şu da var ki bazen yaoi’deki ukeler kızdan beter olabiliyor^^)

      Happy Together başlamak için doğru tercih. Bir de bahsettiğin film hakkında hiç bir fikrim yok, o civarlardan içinde eşcinsellik olan tek bir film izledim-I killed my mother- onda da sadece yan temaydı, zaten ensest falan da yoktu^^

  12. Bir fujoshi olarak yazı hemen ilgimi çekti XD Oldukça fazla yaoi ve shounen ai okusam da nadiren eşcinsel temalı filmler izlemiştim, Eternal Summer çok ilgimi çekti, izleyeceğim şimdi.

    Çin ve Japonya da, en azından geçmişte eşcinsellik oldukça yaygın ve sıradanmış anladığım kadarıyla. Resimler, edebi eserler vs. bunu kanıtlarcasına gayet açık veya imalarla dolu XD Ben şimdi daha muhafazakar olduklarını düşünüyorum.

    Yıllar önce okuduğum bir yazıda ise yaoi gibi eserlerin ortaya çıkması, en azından gelişmesi baskıcı ve muhafazakar toplum düzenine bağlanmıştı. Birde cinsel rollerin değişiminin bayanları ciddi anlamda heyecanlandırıyor oluşuna XD

    • O halde hoşgeldin Fujoshi kardeş.
      Öncelikle Starcrossed hakkında bilgilendirdiğin için sağol, sanırım arkadaşın aradığı film oydu^^
      Eternal Summer güzel film, sadece eşcinsellik değil arkadaşlık da işleniyor. Umarım beğenirsin.
      Bir de demek eskiden daha da normal karşılanıyordu, bence Çin şimdi bile en rahat ülkelerden, en azından sanatsal anlamda baktığımızda. Toplum içinde nasıl karşılanıyor bilemem tabi:)

  13. shounen ai daha sonra yaoi manga sonra animelere tavsiyeleriniz sayesinde bende başladım ve hiç pişman değilim…totaly captived bende çok severim..bir hafta önceydi bitireli..aslında mangalara sizin no 6 hakkında yazdığınız ilk konu dan sonra başlamıştım yani böyle yeni yeni başlıyorum manga ve animelere. sekaiichi hatsukoi dün bitti hemen ardından no. 6 ya başladım ve iki animeyi de çok svdim çok tşekkürler öneriniz için…çok güzel bir konuydu bu post.bende onları anlmaıyorum ama seçim onların seçimi deyip severek izliyorum…kore yapımı olan filmleri izlemiştm ama no regret gözümden kaçmış onuda indiriyorum…

    • teşekkür ederim, tavsiyeleri beğenmene sevindim. o halde devam edeyim junjou romantica izlemediysen onu da seveceğini tahmin ediyorum. izlediğim animeler sınırlı ama o kadar çok manga okudum ki onları tavsiye edemiyorum, hemen gelmiyor aklıma.

  14. jonjou romantica listemde zaten ama loveless i önce indirdiğim için onu daha sonra izleyeceğim :)) manga da seviyorum siyah beyaz oluyor ama hem daha kısa şekilde seri ilerliyor hemde sıkmıyor beni…izlemek daha çok zamanımı alırken okumak daha kısa sürüyor…

    • Ben mangayı daha çok seviyorum galiba, o yüzden shounen ai ve yaoide animeden çok manga konusunda bilgiliyim.
      Loveless’ı hala izlemedim gerçi No.6dan sonra merak etmiyor değilim. İzle de gel anlat bakalım, tavsiye edersen indireyim ben de^^

  15. bende manga severim ya..ama ingilizcem fazla iyi olmadığı için genelde türkçe çevirli olanlardan gidiyorum…bugün no.6 bitti yarında loveless inşallah hiç ara vermezsem aşağı yukarı 5 saatte biter :)) seve seve anlatırım.tabi spoi vermeden.. sen spoi sevmiyorsun {~_+} ama ben senin aksine filmin bütün olaylarını öğrendikten sonra başlıyorum 😀 hong gil dong dışında onun sonunu öğrendiğimden beri başlayamıyorum ki ilk defa spoiden nefret etmiştim ya…o yüzden sana spoi vermiyecem sen istemedikçe(isteyeceğini de sanmıyorum blogunu takip ettiğim kadarıyla)
    jonjuo romantica ikinci sezonu tek kaldı onuda yarın indiricem artık…

  16. izledikten sonra yorum yapıcam dedim ama bir türlü fırsat bulamadım..

    -spoiler- (no regret)
    loveless ten sonra no regret ide izledim.ama sonunu anlamadım..
    şimdi bunlar kavuştular mı kavuşmadılar mı? ölmediler,gülümsediler ama ne oldu?

    -spoiler-

    loveless çok güzeldi bence.ama sonu yarım kalmış gibiydi heralde mangası devam ediyor diye öyle oldu..acaba loveless 2. sezon çıkarmı diye düşünmedim değil..bu kadarını bile beğendim. özellikle soubi favorim oldu diyebilirim…izlemesende birşey kaybetmezsin ama boş bir anında izlenebilir bir anime ben sevdim yani…
    p.s: ya spoi vermemek için elimden geleni yaptım umarım vermemişimdir.bir sitede(astrea nın stiesinden galiba) ‘insanlar spoi vermek için yarışa girmiş gibi’ brşey okuduktan sonra dikkatli olmaya çalışıyorum spoi vermeme konusunda. geneld çok sevdiğim bir dizi yada filmden spoi verirken o kişi de merak eder izler dşüncesi ile veriyorum ama bazen ters tepebiliyor…

    • -spoiler (no regret)-
      kavuştular tabi canım. sonlarda aksiyon yapmışlar sadece. yani illa mutlu mesut hallerini göstermek zorunda hissetmemişler. ölmemeleri ve birbirlerini sevdiklerini belirtmeleri, hatta şu “memnun oldum” muhabbetiyle birbirlerini tam olarak almalarıyla anlıyoruz.
      -spoiler-

      loveless mangası hala devam ettiğinden sanırım ben direkt mangaya başlıcam. nasılsa animeyi izlesem de merak edip mangayla devam ederim, zaten manga okumayı da daha çok sevdiğimden öyle yapmaya karar verdim, bir ara eserse animesine de bakarım.

      yorumun direkt filmin sonuna gönderme yaptığından uyarı koydum, sen de spoiler uyarısı koyarsan başına sorun olmaz 🙂 tabi benim blogda yorum yaparken benim de izlediğim şeylerin sonundan bahsedersen sevinirim, başkalarını spoilerdan koruyalım derken ben kaynamıyım arada, zira ben en ufak spoilerdan bile nefret ederim, fobim var 😀

      • bundan sonra daha dikkat edicem bu spoi vermeme işine…bu arada junjou romantica 2. sezonu yarıladım bugün öğleden sonra başlamama rağmen… ve en sevdiğim boys love animelerinde birinci sıraya oturdu…çok güzelmiş teşekkür ederim önerdiğiniz için..ben ilk göz ağrım olmasına rağmen sekaiichi hatsukoi den daha çok sevdim.. (=^_^=)

  17. @melike
    Bende de tam tersi, Junjou Romantica ilk izlediğim yaoi animelerdendi, ona da bayılıyorum ayrı ama Sekaiichi’yi ondan çok sevdim sanırım. Neden ben de bilmiyorum. Sanırım karakterlere daha çok ısındım ve daha da önemlisi duyguların bir türlü itiraf edilmemesini seviyorum^^

    • bende itiraf edemeyenleri severim ama sonunda itiraf etmelerini edemiyorlarsa da en azından bir kavuşma belirtisi isterim ama yok anam öyle olmadı ya sekaiichi de….

      • O animede öyle ama hem dur daha 2. sezon gelmedi (bu arada 2. sezonun OVA’sı geldi, haberin yoksa) Mangayı da okumanı tavsiye ederim, orda da daha fazlasını bulacaksın 🙂

  18. kimbapsushi, a frozen flower’ ı izledim, oyunculukların ve filmin başarısını takdir edip bi kenara koymakla beraber beni en çok etkileyen filmdeki erkek karakterlerdi, onlar erkekse ben neyim demekten kendini alamıyor insan, yazında uzak doğuluların kıza benzediklerinden bahsetmiştin ama benden daha çok benzemeleri … !!! şimdi sırada ”lan yu” var ^_^

    • Haklısın ben de hep şaşırmışımdır güzelliklerine, bu kadar zamandır Kore ile iç içeyim, hala erkeklerinin güzelliğini hazmedemedim^^
      Umarım bunu da beğenirsin 😉

  19. Uzak Dogu’nun escinselligi bizim kadar tabu haline getirmemesinin sebebi buyuk olcude dini inanislarinin bu konu uzerine gitmemesindendir .Zaten asya nufusunun yarisindan cogu herhangi bir dini benimsemiyor bildigim kadariyla.Cehennemde yanmak gibi bir korku unsuru olmayinca insanlar diledikleri gibi beraber olabiliyor,hayalini kurabiliyor,ustune bir de fanlara pazarlayabiliyorlar 🙂
    Biliyorsunuz semavi dinlerde Tanri kavimleri sadece cinsel yonelimleri yuzunden lanetleyip ortadan kaldirabiliyor,escinselligi de kesin olarak gunah sayiyor.Yahudiler ve hiristiyanlarin buyuk cogunlugu artik bu eski gorusleri tinlamasa da muslumanlar uzerlerinden atamadilar bu gelenekselligi. O yuzden hala bir televizyonda “ben gayim” repligi kufur gibi biplenebiliyor.Simdilik escinsel bir karakter gorsel basinimizda yalnizca pelus pembe kiyafetler icinde yan karakter ve komedi unsuru olarak kirita kirita yer alip varolabiliyor.Hakaret gibi.

    Derlemen guzel olmus bu arada.Saydigin filmlerden bir kacini izledim.Favorim Happy Together 🙂

    • Çok haklısın, din de etken olabilir pek tabi hatta büyük bir etken olabilir. Zira bizde eşcinselliğin hoş karşılanmaması müslümanlıkta bunun “sapkınlık” olarak nitelenmesinden geliyor. Bizde eşcinseller abartılı bir şekilde ve dediğin gibi yan karakter olarak sunuluyor. En fazla eğlence sektöründeki ve moda sektöründeki eşcinseller kabul görüyor ki onların da büyük kısmı hala açıkça dile getirme lüksüne sahip değil. Üç maymunu oynuyoruz 🙂

      Güzel sözlerin için teşekkürler. Happy Together benim de favorim. Sıralama olsaydı muhtemelen 1. sıraya koyardım 🙂

  20. Geri bildirim: Hong Kong Sinemasından Tanımanız Gereken Aktörler | Kimbapsushi's Blog

  21. merhabalar , araniza benide alirsaniz sevinirim, iste tesadufen burani buldum ve yazilar cok dikkatimi cekti. Gay-ligi normal karsilayan hatda bazen bazi ciftleri destekleyen insanlar gordum, Genelde simdiki kore fanlarinde boyle 1 beyine sahipler Korede Gay yok, cocugum adam 1km Ben gay im diyor ama hala inanmiyolar ya en cok ona sinir oluyorum… Uzakdoguda escinselligin tarihi cok eski hatda ilk evlilige benzer birliklerde orada yaranmis, Cin-de kadinlar 1-1lerine kagit da evlilik kagiti gibi seylerle 1 nevi senedlesdiriyolardi. Japonyada gayet normal ,Kore cifte oynuyor, Adamlar hem el-alemin gozune sokuyor sonra kalkip ben gay degilim diyor , evladim nasil gay degilsin belli oluyor iste… zaten koreli unlulerin cogu japonyaya gidince elleri kollari aciliyor artik gay barlardan cikmayan kim, jimnastik salonlarinda resimleri cekilen kim 🙂 ama sunuda belirteyim SM ent cogu sirf fann-service ordada tabi bazilari gercekti YooSu(,Favori ciftim) YunJae , eskiden gercek olan EunHae simdi sirf fanlara yaranma cabasi.,,, o kadar unluleri gostere bilirimki, dediginiz filmleri hic izlemedim ama en kisa zamanda izlerim artik 🙂

    • Gay demenin de, gay değil demenin de yanlış olduğunu düşünüyorum. Ben durduk yere “erkeklerden hoşlanıyorum, heteroseksüelim” deme ihtiyacı hissetmiyorsam, kimse de bu şekilde damgalanmamalı. Bu devirde ne yazık ki hala eşcinselleri “anormal” bulan insanlar var ve sanırım hep olacaklar.
      EunHae’nin büyük bir hayranıyım ama asla gay olduklarını düşünmedim. Son zamanlarda yaptıklarının çoğunun kasıtlı yapıldığına ve fan service olduğuna da katılıyorum. Ama onların arasındaki her neyse (ki bence kuvvetli bir bağ var) hala en büyük hayranlarından biriyim. Performans ve röportajlardaki kasıtlı hareketler zaten bariz ama onun dışında, ufak detaylara dikkat edersek hala varlığını sürdüren bir EunHae var, ben işte o sahne ışıkları altındaki anları değil de, diğer çok göze çarpmayan anların hatrına hala çok seviyorum (zaten en sevdiğim iki idol olduklarından vazgeçmem imkansız:P)
      Filmlerden özellikle ilk sıradakileri mutlaka izle 🙂

  22. Yorumsuz bırakmam ilginç olmuş bu yazıyı. Defalarca okudum oysa ki, kesin yorum yazmışımdır diyerek es geçtiğimi varsayıp kendime cıkcıkcıklıyorum hemen (:

    Çok güzel bir alın bunuda izleyin çalışması olmuş. Önerileri birebir senden almanın verdiği yetkiyle çoğunu izlemiş olmak güzel. Aşkın kalıplaşmış hallerinden sıyrılıp olduğu gibi varolma sürecine inanmak biraz zaman istiyor. Ya bu süreci es geçip sadece kendi inancını var sayacaksın yada insanları anlamak gibi zahmetli bir işe bulaşacaksın 😀 Neyse listende hala izlemediğim ve tavsiye ettiğin film olması çok hoş. Umarım torrentlere mahkum olmadan bulabilirim (:

    Bu arada A Frozen Flower ile The King and The Clown hep detaylarla çizik atmıştır kalbime 😥

  23. ayyy ayyy ne tatlı yazııı bu be =P keylikte olsa leslikte olsa çekikciklerime diğerlerinden daha çok yakışıyorrr vur kadehi be ustttaaaa ( cümle n’alaka bilmiyorum) =) ha bu arada yine bir Tayland ve tammm gencecik,körpecik hatta ve hatta bebcik diyebileceğimiz bir film daha var bilmyorum belkı oncekı yorumlarda bahsedılmıstır ‘yes or no’ cokkk tatlı ve hesapta olmayan hetero oldugunu dusunen ve tomboy oldugu hıııc bellı olmayan msssssz Kim ciğin filmiiii =)
    veee bu ayrıntıyı atlamak ıstemııyoooruuum kıııı sonucta o Kore’nin ilk eşcinsel klibi(bi yerde ilk oldugunu okuymustum =D ) Baby Soul&Yoo Jia = She is a Flirt =)
    hadi bi eyvallah çak kendine, öpüldünnn =*

    • Hehe teşekkürler. Eşcinsellerimizi genel anlamda her yerde destekliyoruz, tabi özellikle uzak doğulularda hoş duruyor çünkü orada en azından görünüş olarak kadın ve erkek arasında çok net bir çizgi yok. Ancak bakış açısı olarak düşünürsek baya yol kat etmeleri gerek hala, özellikle Koreliler bu konuda başlarını kuma gömmeyi tercih ediyorlar:/
      Yes or No’yu izlemedim, uzun zamandır gay filmi izlemedim hatta. İndirilecekler listeme alıyorum hemen^^
      Teşekkürler yorum için:”)

  24. Aslında Kore’deki bu durum oldukça ayar çekilmesi gereken ve masaya yatırıldıgında bi daha kalkması zor olacak bi konuya benziyor, ama merak ettim sonuçta Türkiye bile bu konuda oldukça yol kattttetti, fox ta Türk dizisinde gay sahnesi bile oldu, lezbiyen filmimiz var ve son yıllarda on numara yürüyüşlerimiz oluyor, aynı zamanda lgbt nin tepkisel ya da baskısallığa karşı starların bile videoları bencenekiiii Türkiye için oldukça büyüüük bir gelişme, yani dimemm o ki Türkiye mi Kore mi bu konuda anlayış ya da faaliyet açısından daha ilerde?
    birde önce neden Japonya ya gittin?

    • Açıkçası Kore ile hemen hemen aynı noktada olduğumuzu düşünüyorum bu konuda. Türklerin bir kısmı direkt homofobik, bu konuda çok katı. Bir kısmı görmezden gelmeyi, yokmuş gibi davranmayı tercih ediyor, bir kısmı karşı değilim ama haklarını da savunmaya uğraşmam tavrında, bir kısmı destekliyor vs. Kore’de de her çeşitten insan var. Orada yaşayan bir Amerikalıdan duyduğuma göre çoğunluk görmezden geliyor.
      Ancak sinema vs.ye bakacaksak Kore sinemasında indie de olsa daha çok gay filmi var bence, ki bizdekiler de aynı şekilde underground kalıyor. Hatta orada TVde daha çok yer buldu. Life is Beautiful dizisinde direkt bir gay çift vardı, ima da edilmiyordu üstelik direkt açıktı. Yanlış hatırlamıyorsam başka birinde de lezbiyen bir çit vardı. Yani bu konuda Kore’den daha gelişmiş olduğumuzu düşünmüyorum.
      Önce neden Japonya dersek ben ezelden beri Japonya’yı daha “görülesi” buluyordum ve daha çok istiyordum. Arkadaşım da daha çok Kore istiyor gibiydi ama Japonya’yı da çok istiyordu. Bir süre kararsız kaldık. Sonra ikisine de götüren bir tur bulduk ama bazı aksiliklerden dolayı tur sadece Japonya olarak değişti sonra, iyi ki de öyle oldu çünkü sindirerek gezmiş olduk. Henüz Kore’yi görmesem de hala Japonya’nın daha görmeye değer olduğunu düşünüyorum bu yüzden ilk oraya gittiğime çok memnunum:’)

  25. ayyy uniiiiciiimmm yorumun ilginç onu diyiiim ama bi kafayı çekmişim bi kafayı bulmuşuzkiiiiiiiiiii hepimiz birbirmizşe dalga geçiyoruz, uçmuşuzzzzzzzzzzz kah kah kah kah kahhh bu arada bi arkadaşım sana aşık olmuşşş ama arkadaşımda kızzz ahahah .D ama dedimki kuzucumm rahat ol bu unhnimiz eşcinselleri anlamasada saygı duyuyo sende hetero olduguna gore bu unninin eşcinselliğe saygısı ve senin hetero aşık oluşun tuhaf bi durum olur sadece opüselimmmm miiiii diye soruyo sapıttı bu iyceeee şimdide kavga ediyorlarrr yaaa unni ben bunlarda ne çektim ne çektin beee hürayyyyy =D işte unni sikledim bayaa yorummm butonunuuu amaaaa kusuraaa bakkmiceksiin artıkınnn hahahahahahah .D unnii olurda bu yorumumu hatırlarsam kızma bana ama ben utabnmıcammmm yaneee dıye tahmın edıyorummmm arkadas arkadasa dıyoooki begüm bu gece benimlesin, tüm mahalle inlesin sakın ama annen görmnesssiiiiin ahahahahahah yaaaaaaaaaa
    UNNİİİCİİİİİM SEVGİLER SAYGILARRRRRRR BOL ÖPÜCÜKLEEER UNNİ ÖPÜŞELLİM Mİ DİYO YAAA =D ablası valla heterooo oooo ve 29 yaşındaaa yane bilmiyom yaşınn ne önemi var ama işte öyleeeeeeee iyi saçmaladım ben bile anlamadııımmm yaaa yorumumuuu
    neyse iyvallahhhhhhhhhh şimdide bitti diye ağlıyoruzzz =D

  26. unnniii niyeee onlayyyn değilsinn kendimi çok yalnız hissettim =D şimdi ağlıyorum =D bakma güldüğüme niye bi şiiii demiyosunn unniciiim sevgiler saygılarrrr yaşasın jamaikalllaaarrr =D

    • Yorumlarını onayladım ama öğlen 12de bu neyin sarhoşluğu anlamadım, o saatten içmeye başlıyor iseniz alkoliksiniz %98, bence buna bi eğilin^^;
      Arkadaşına selam ama heteroyum ben ve şu an iki gay erkekle üçlü ve tuhaf bir ilişki içindeyim (in my dreams). Zaten arkadaşın da alkolün etkisiyle beni bişey sanmış, eminim etkisi geçmiştir. Pişman olduğunuzda söyleyin, yorumlarınızı itina ile silerim (gerçi sarhoş olmayıp sadece geyik peşinde koştuğunuza eminim ama hadi bozmıcam takılın)
      Ekleme: Unniyi uyuz etmek için dediğine de hemen hemen eminim.

  27. Bak bu sayede yazını okudum (2011 o.O) ve hiç bilmediğim bişi öğrendim; dediğin gibi çok dalgası olmasına rağmen ikiyüzlü Kore’de öyle filmlerin olduğunu 😀 Hiç beklemiyodum çünkü 😀 Gözlerine sokana kadar hiç bi sorunları yok. Hatta çift ödülleri verecek ve fanlar gibi saçma çift delilleri -yüzük, bileklik falan- bulacak kadar ileriye giderler. Bu yüzden övdüklerine bakmalıyım sanki 🙂
    Bi de son yorumuna bayıldım 😀 -in my dreams- Okudukça gülüyorum 🙂

    • O kadar olmuş mu yahu bunu yazalı, ben de şaşırdım^^ Fanlar takılsın zira ben de takılıyorum ama medyanın geyik olunca destekleyip, sonra iş ciddiye binince çekilmesi ve halkın da bu tavırda olması üzücü ve aynen bizdeki gibi bir iki yüzlülük-,-
      Bu tarzla alıp veremediğin yoksa özellikle ilk sıralardaki filmleri izle derim 🙂

  28. gece bi arkadaşımız evlenme teklifi aldı ve eve saat 10da geldiği için kutlama yaptık =D ve inan bana takıulmak değildi niyetimiz okuyuncaaa bizde çok güldük ve arkadaş yanlış anlamasın diye eklemeee yaptıı =D
    bu arada unnicimm son eklemedeki vurgu ”UNNİ” kelimesine miydi?

    • Yanlış anlamadım yahu bence gayet doğru anladım 😀 Merak etmeyin geyiğine takılsanız da sıkıntı olmaz.
      Unni kelimesi kıl ediyor beni biraz, o yüzden ekledim son kısmı^^;;

  29. hahahahahh peki unniciğiim =D sana hyung mu diyeyim? nasıl hitap etmemi istersinizzz =D
    öpüldünn bayyy =) kuzenler ve arkadaşlarında selamı varrr, bu arada baya blogunun koliği oldum uzun süredir hiç bi blogu bu kadar inceleyip zevk almamıştım, eline klavyene yüreğine ve beline sağlık =)

    • Hyung demen için ikimizin de cinsiyet değiştirmesi gerek. Özel bir hitap biçimine gerek yok, herkes gibi Kimbap diyebilirsin.
      Maaile blog mu bakıyonuz bir araya gelince gerçekten ilginç hobileriniz var^^;;
      Teşekkürler bir de 😀

  30. cinsiyet karmaşasından ölüyorum zaten =)evve la =) ama bildiğim kadarıyla kızlar da hyung diyebiliyorlar bazen, oppa ya da noona direk sevgili gibi algılayanlar olduğundan ötürü ha tabi sende bi bayan olarak hyung desem tuhaf karşılanabilir =)
    capito Kimbap, bunu demeyede alışabilirim, öpüldün iyvallahhh =)

    • Yok kızlar geyiğine olmadığı sürece ya da tomboy olmadıkları sürece yaşça büyük erkeklere oppa diyor^^ Oppa zaten abiye de dendiğinden illa sevgili olarak algılanmıyor. Oppayı illa hoşlaşılan erkek olarak görmek bizim Türk kızlarımızın takıntısı az biraz 😀

  31. Acaba bu konularla ilgili daha çok film yokmu tavsiyerinin çoğunu izledimde teşekkürler ama biraz daha önersen olmaz mı?

    • Asya filmi olarak daha fazla bilmiyorum, bu yazı üzerinden birkaç sene geçti ama üstüne çok izlemedim, izlediklerimi de beğenmemişim demek aklımda kalmamış.
      Hollywood filmi olarak A Single Man güzeldi, bir o geldi aklıma^^;;

  32. Merhaba , bir şey sormak istiyorum da. Eternal summer’ın sonunda çocuk öteki çocuğu arkadaş olarak mı seviyordu yoksa aşık mıydı? Aklıma takıldı.

  33. Kaç zamandır aradığım bilgilerdi tavsiyeler için çok teşekkürler varsa bu tarz dizileri arıyorum ben aslında ama bulamadım uzakdoğu eşcinsel diziler

  34. bazı filmleri bulamadım acaba link paylasma vs gibi bir durumunuz var mı? ve başka önereceğiniz film var mı? izlediklerimi gerçekten çok beğendim emeğinize sağlık.

vilarant için bir cevap yazın Cevabı iptal et