Dramalardan Şarkılar

KBS’deki Sketchbook adlı program değeri bilinmeyen müzik alanları için programlar yapmak için çıkmış yola. Bunlardan biri de Drama OST’leri. Bizler yurtdışından takip edenler olarak dinliyoruz, seviyoruz tabi, eminim Koreliler de seviyordur. Ancak Kore TVlerinde o kadar canlı performans sergilenen program var, birine de çıkmıyor gariplerim. Onların şarkılarıyla ağlayıp, güldüğümüz halde değerleri bilinmiyor. Pls help them şeklinde ağlayacağım yahu, bu ne böyle?

Kısacası amacım bu programdan performansları sizinle paylaşmak. Şansıma en sevdiğim diziler ve çok sevdiğim parçalar olunca, sizleri de mahrum bırakmak istemedim. Favori performansım sondaki yalnız, belirteyim.

İlk performans yakın zamanda izleyip, çok beğendiğim 49 Days dizisinden, şu yazımda da anlatmıştım. Dizi zaten çok güzel bir soundtrack’e sahip ve alttaki en sevilenlerden biri olmuş sanırım. Eh biz de sevdik, ne yalan söyleyelim.Yalnız bu adamların pek ortalarda görünmemesini anlıyorum zira pek ağlaklar. Nerde zıpırdak (!) kpop grupları, nerde bunlar. Neyse ciddileşiyorum. Jung Yup’tan There was Nothing tüm sevenlere geliyor.

İkinci olarak yine yakın zamanın en büyük çılgınlıklarından Secret Garden ve bu OST’nin tartışmasız en çok tutan parçası That Woman. Bu arada bu diziden ne çok bahsetmişim ben, doğrudan ya da dolaylı olarak her yazıya katmışım. Kronolojik sırayla geliyor 1. 2. 3. 4. ve 5.  Baek Ji Young sıkça görülür ortada, popülarite o biçim. Neyse hatunumuz pek aşka gelmiş bu parçayı seslendirirken. Herkes çakmakları çıkarıp, eşlik etsin bakiim.

Bir sonraki OST de yine şu yazıda bahsettiğim Cinderella’s Sister dramasından geliyor. Yalnız videoyu görünce bir oha patlattım zira o kadar izlediğim bir dizi ve dinlediğim bir şarkı ama ben Yesung‘ın söylediğini bilmiyorum! Yok artık bana diyerek Suju’dan sevdiğim isimlerden olan romantik prens (!) Yesung’tan It has to be you parçasını sizlere ve Aşağı Dakota’daki görümceme yolluyorum.

Son olarak azıcık hareketlenelim değil mi dostlar, oturmaya mı geldik diyerek My Name is Kim Sam Soon‘dan güzide bir eser paylaşayım, hem de ne eser. Gerçi hareketli olan eser değil, dizinin lafı açılınca bile ben hemen hareketleniyorum, ondan. Öncelikle diziyi duymayan varsa, kaldıysa bir yerlerde şu yazıya baksın. İzleyeli 1,5 yıl olmuş, sanırım tekrar izleme vaktim de gelmiş. OST’ler dışında da severek takip ettiğimiz Clazziquai‘dan geliyor, She Is. Ah ne özlemişim dinlemeyi! Ayrıca çıkarı yok, bu şarkı Sermin‘ime geliyor:) Yalnız dostum Alex’e bir şeyler olmuş!? Bence tatlı olmuş, sen ne dersin bilemem.

Red Cliff- Yıldızlarla Dolu Görsel Bir Şölen

Uzun zamandır izlemek istediğim bir filmdi, geçen hafta Astrea ile Migros’ta dolanırken DVD’sini görünce dayanamayıp aldım, o akşam oturup izledik. Neden izlemek istediğime gelince say say bitmez. Öncelikle bayıldığım oyuncuların neredeyse hepsi mevcuttu. Tony Leung, Takeshi Kaneshiro ve Chang Chen var, daha kim olsun? Bir Andy Lau eksik.

Kadro haricinde 2. etken yönetmendi, John Woo’dan bahsediyoruz, uzak doğudan çıkan en sağlam yönetmenlerden biri. Bir de film yanlış hatırlamıyorsam Asya’dan çıkan en pahalı yapımdı. Paraya kıymışlardı yani, izlememek olmazdı.

Saçmalama hakkımı gani gani kullandığıma göre artık sadede gelebilirim. Film büyük bir savaşı anlatıyor, ancak savaşın çıkış nedeni de bir o kadar önemsiz. Bir kadın. Üstelik Tony’me layık olmayan, kuyruğu kapıya sıkışmış kedi sesine sahip, aval bir hatun. Film aslında aşka pek yer vermiyor, iyi de ediyor. Bunun yerine zekice kurgulanmış dövüş sahneleri, savaş stratejileri ağırlıkta. Şahsen ben 2,5 saat nasıl geçti anlamadım. Gerçi bunu anlamamamın nedeni Takeshi’nin delici bakışları ya da Tony’nin çekiciliği de olabilir, bilemem.

Çin sinemasının Asya’nın en iyisi olduğu konusunda -başka kimsenin katılmadığı- sarsılmaz bir inancım vardır. Uzun zamandır dile getirsem de bana katılana rastlamadım. Ancak Astrea’nın da Tony’min büyüsüne kapıldığı gözümden kaçmadı. Kaç kez CD verdim de izlemeye ikna edemedim ama Tony’nin bir bakışı yetti.

Bu yazının güzel bir eleştiri olmasını istemiştim ancak an itibariyle cıvımaktan kendimi alamıyorum. Aslında anlatılacak pek de bir şey yok. Bazı filmleri beğensem de nedense anlatamıyorum, bu onlardan. Kısaca, keyifle izlenesi, güzel kurgulanmış, sürükleyici bir yapım. Tek defosu Yüzüklerin Efendisi’nden fırlamış gibi duran ve acayip derecede Gimli’yi andıran bol kıllı karakteri. Bunun dışında pek kusur bulamadım.

Filmin fragmanı içinaşağıya bakmaktan kendinizi alamayın inşallah. Ayrıca yanlış hatırlamıyorsam 10 liraya aldım DVD’yi. İndirmeyin orijinalini alın, adamı hasta etmeyin.